Açlık mı, Korku mu?

Sevgili dostlar, Covid-19 salgını başladığından beri konuştuğumuz bir şey var. Kolektif korkular, bilinçaltı ve karmik inanç kalıpları tetiklendi. Cuma akşamı sokağa çıkma yasağıyla birlikte olan da bu durumun artık herkesin gözlerinin önüne serilmesi oldu. Kıtlık,yokluk, yetersizlik bilinci görünür oldu. Bizler; bu yazıları okuyanlar, bilenler , olayların ardındaki gerçekleri fark edenler olarak, bu süreçte neredeydik? İzleyen olabildik mi? Toplum için şifa dileyen olabildik mi? Yoksa, o acımasız capslere, eleştirilere mi akıttık enerjimizi?

Sorumluluğumuz var dostlar. Enerjimizi merkezimizde tutma, topluma şifa için yardımcı olma sorumluluğu. Anlayış ne kadar önemli ve sihirli bir kelime öyle değil mi? Anlayış gösterebiliyor muyuz?

Bu konuyu cumartesi sabahı yazacaktım aslında, fakat, farklı bir çalışma yapmam gerektiği için zamanım olmadı. Bugün yazıyor olmamın da bir sebebi var mutlaka. Kendime bunu sorduğumda, ‘haftasonu gözlemlediklerini de dahil et ‘ dedi iç sesim.

Bir tarafta çok büyük bir acımasızlık gözlemlerken, diğer tarafta çok büyük bir anlayış geliştiğini de gözlemledim. Sosyal medyada, eleştiriler kadar, vicdan ve şifa kaynaklı paylaşımlar da vardı. Daha önce vicdanını ortaya koymaya cesareti olmayanlar bile, bu sert eleştiriler karşında konuşmadan duramadılar. Şifacılar büyük bir gayretle kolektif bilinç alanını temizlemeye çalıştılar. Bir şeyin görünür olması ne kadar kıymetli değil mi? Unutmayın, yüzeye çıkan her şey temizlenmeye mahkumdur. İnsanlık tarihi açlık dönemleriyle dolu. Bu dönemlerden kaynaklanan tortular , öbek öbek temizleniyor, bunu hissedin…

Ne Yokluk, Ne Kıtlık, Ne de Hastalık…

SEVİLAY ERİÇDEM …(hocam öyle güzel yazmış ki, yazıma eklemek istedim)

Biz çok ama çok zengin topraklar üzerinde yer alan bir ülkeyiz. Türk insanı son derece pratik, yaratıcı gücü fazla ve hızlı hareket eden bir millettir. Ve bu bizi çok güçlü kılıyor…

Ancak toplum olarak içimizdeki “kıtlık bilincinin” şifalanması gerekmektedir.

İnsanlarımızı sadece cahillik veya yetersiz eğitimle suçlayamayız. Çünkü bu ülke çok savaş vermiş, çok acı çekmiş bir ülkedir. İnsanlarımızın bilinçaltındaki eski yaşanmışlıklardan kalan sanal korkularının olması anormal değildir. Anormal olan bunlar hiç yokmuş gibi acımasızca eleştirmek ve aşağılamak için malzeme olarak kullanmaktır. Diğer insanları oturduğunuz yerden yargılamak da sizi bir şeyleri doğru yapan insan yapmaz. Sadece hiçbir şey yapmayan insan yapar.

Panik, korku ve kıtlık bilinci ile davrananlara yardım etmek önemlidir. Sevgiyle, şefkatle, merhametle yapılan her şey yerini bulur.

Şimdi lütfen hepimiz ülkemizin-hatta tüm dünya ülkelerinin- kıtlık bilincinin iyileştirilmesine niyet edelim. 🙏✨

Ülkemdeki yokluk ve yoksunluk bilincinin şifalanmasına niyet ediyorum.
Bütün yokluk ve kıtlık bilinci, varlık ve bolluk bilinciyle yer değişsin.
Bütün ruhların, DNA ve genetik kodlarına bolluk ve varlık bilincinin yerleşmesine niyet ediyorum.

Korkunun yerine GÜVEN hissinin,
Paniğin yerine SOĞUKKANLILIĞIN,
Cehaletin yerine SAĞDUYUNUN geçirilmesine niyet ediyorum..

Bütün şifa sonsuz merhamet kaynağı olan Allah’tandır ve yüce Rabbime insanlık adına yaptığım tüm niyetlerimi emanet ediyorum.

Şüphesiz ki sonsuz merhametiyle Rabbim emanet edilenlerin en hayırlısıdır ve her şeyin en güzelini yaratır.

Şimdi ve şu anda bütün niyetlerimi yerine getiren ve bütün dualarımı kabul eden, rahmeti ve bağışlayıcılığı büyük olan rabbime sonsuz şükürler olsun..✨🙏💕

One Comment on “Açlık mı, Korku mu?

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: