Kıssadan Hisse- VEBA

Judith Malika Liberman’ın, MASAL TERAPİ kitabından alıntıdır.

Kervan, birkaç günlük yolculuktan sonra bir su kenarında durmuştu.Develer dinleniyordu, yükler boşaltılmıştı. Bunlar uzun bir yolculuğun ilk günleriydi. Tüccar ve yardımcıları, sevgili şehirlerini aylarca hatta belki bir yıl görmeyeceklerdi. Tüccarların başı, karısını ve beş güzel kızını bıraktığı şehre doğru bakarken yavaşça ama kesinlikle o yöne doğru yürüyen bir silüet gördü. Olabilir miydi? Evet şüphe yoktu. Herkes onu bir bakışta tanırdı. Bu, Veba’ydı ve şehre doğru yürüyordu. Tüccar atına atladı ve kısa bir süre sonra Veba’nın önüne çıktı;”Nereye gidiyorsun Veba?”

Veba ” Geldiğin şehre tüccar.” diye yanıtladı.

Tüccar titreyerek attan indi ve dizlerinin üzerine çöküp Veba’ya ,sevdiklerinin canını bağışlayıp yönünü değiştirmesi için yalvardı.

“İnsanlardan emir almam ben, kendi yolumda yürürüm , kimse beni doğrumdan saptıramaz. Doğam bana ne yapmamı söylüyorsa onu yaparım. Ancak sen huzur içinde yoluna gidebilirsin. Şehirden sadece 500 can alacağım ve yoluma devam edeceğim burada kalmaya niyetim yok.Sadece geçip gideceğim.”

500 ölü çoktu ama yüzbinlerce kişilik bir şehirde Veba için büyük bir sayı değildi. Bu yüzden tüccar Veba’ya teşekkür etti ve ailesi için bir koruma duası okuyarak yoluna devam etti.

Aylar geçmişti ve tüccar şehrin kapılarına doğru yaklaşırken Veba’yla olan karşılaşmasını neredeyse unutmuştu. Çok para kazanmıştı. Yükünü iyi bir fiyata satmış ve geriye değerli eşyalar getirmişti. Dönüşü şerefine verilecek ziyafet ve kutlamayı, kızlarını görmeyi ve karısının tatlı sesini tekrar duymayı iple çekiyordu.

Uzaktan baktıklarında şehir tuhaf bir şekilde sakin görünüyordu. İçine girdiklerinde yine sessizdi. Kapılar açık, sokaklar boştu. Seyyah kafilesi yavaşça şehir merkezine yaklaştı. Ne bir insan ne bir köpek vardı. Hiçbir şey kıpırdamıyordu. Şehir bomboş ve kederli görünüyordu. Veba tek bir can bile bırakmamıştı.

Tüccar evine girdiğinde kalbi paramparça oldu. Veba neden ona yalan yere güvence vermişti?Ona yalan söylememi olsaydı , geri döner bu zamana kadar sevdikleriyle olurdu. Karısı kızlarının hastalanışını ve acı çekişini, yaslanıp ağlayacak bir omuz bulamadan yapayalnız seyretmiş olmalıydı. Kocası yanında olup yüzünü okşayamadan bu dünyaya gözlerini kapamıştı. Büyük bir aşkla sevdiği kadını yüzüstü bırakmıştı. Hepsi Veba’nın söylediği yalan yüzündendi. Kalbindeki üzüntü çabucak öfkeye dönüştü. Veba’yı bulup onunla yüzleşecekti. Kimse, Veba bile bu kadar zalim olmamalıydı.

Haftalar, aylar boyunca yolculuk etti. Onu yakından takip ediyordu. İzini sürmek kolaydı çünkü arkasında çokça yıkım bırakıyordu. Sokaklarını cesetlerin doldurduğu yüzlerce şehre girip çıktı. Ve sonunda bir gece onu buldu. Bir sonraki hedefine doğru yolu çıkarken mutsuz bir şehri arka kapısından çıkarak terk etmekteydi.Tüccar öfkeyle onu durdurup üzerine yürüdü. “Bana nasıl yalan söylersin? Sadece 500 can alacağını söyledin ama şehirde tek bir can bırakmamışsın. Sen oradan ayrıldıktan sonra sokakta yürüyen bir kedi bile kalmamış.”

” Ben yalan söylemedim. Asla söylemem. Şehrine girdim. 500 can aldım. Geri kalanlarını ben almadım. Korku aldı. Nereye gitsem adsız ve sessiz bir şekilde peşimden geliyor. Benim alabildiğimden daha çok can alıyor. Ben sadece şehre girebiliyorum. O, Kalplere girebiliyor.”

MESAJ; Korkuyu hisset ve yoluna devam et.

Acı, yaşadığımız deneyimle ilgili kendimize anlattığımız olumsuz hikayeden kaynaklanır. Genellikle bir eyleme veya olaya eklenen korku, eylemin kendisinden daha acı verici ve felç edicidir. Korku duygumuzu reddetmeden, gözardı etmeden veya bastırmadan tamamen hissedip farkına varalım ve sonra ona rağmen yolumuza devam edelim.

ALIŞITIRMA; Korku davetli listesi

100 korkudan oluşan bir liste yap . Mümkünse listeni bir oturuşta veya en fazla bir iki oturuşta yap bitir. Sonra listeni baştan sona okuyup her bir korkunun tekrar farkına var. Her birini bir davetliyi karşılar gibi buyur et. Korkular harika öğretmenlerdir ama çok iyi efendiler olamazlar. Korkularından öğrenmek onlara boyun eğmekten farklıdır.

ALINTI;

“Neşe, üzüntü, utanç , bazı anlık farkındalıklar, davetsiz misafirler gibi gelir, hepsini buyur et ve ağırla! Evinin eşyalarını vahşice çalıp çırpan bir keder sürüsü bile olsalar, her misafire saygıyla davran. Seni, yeni bir mutluluk için temizliyor olabilirler.” MEVLANA

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: