Bu gece 10 civarı bir Dolunay var, aynı zamanda bir Ay tutulması. Yay-ikizler ekseninde. Bu ay tutulması ile birlikte, bu eksen psikolojik ve duygusal boyutta tam olarak nasıl beliriyor anlamaya başlıyoruz. Ay tutulmasının ana teması, her birimizin sosyal alanda, toplum içinde kendi varoluş tanımımızı yapmamız.
Geçmiş sürekli ve sürekli düzenli bir şekilde önümüze gelmeye devam ediyor. Dünyada çok ilginç gelişmeler olurken, kişisel hayatlarımızda bizler her sabah sanki aynı sahneye, aynı senaryoya uyanıyoruz. Hatta dünyasal olayları bile bir şeylerin tekrarı olarak konuşuyoruz; corona için sars/mers/veba örnekleri, ABD ayaklanmaları için Afrika baharı örnekleri, ekonomik sıkıntı için 2001 krizi gibi gibi … geçmişe bakarak döngüleri anlıyor ve bugünü tanımlamaya, hatta geleceğimizi görmeye çalışıyoruz.
Geçen akşam bir meditasyon sırasında, kendimi dehlizden çıkmaya çalışırken gördüm. Karanlık, nemli, kayalık bir dehliz. Yüzeye vardığımda, kocaman bir yusufçuk böceği belirdi hızla yukarı uçtu. Nereye gittiğini sorduğumda;’ yukarıya, yukarıdan görmeye bakmaya ‘ hissi geldi. Hemen yusufçuğun sembolik anlamına baktım;”Zihinsel ve duygusal olgunlukla, yaşama daha derin bakarak, değişim ve dönüşüm. Yüzeyde olanın ötesine geçme, yaşamın daha derin yönlerine ve sonuçlarına bakma; vücuduna düşen ışığın farklılaşması ile gerçek benliğin maskesini ve kendi kimlik duygusu üzerindeki şüpheleri kaldırarak kişinin kendi yeteneklerinin keşfi .”
Bu mesaja paralel olarak, tutulmada ayın derecesine baktığımda, benzer anlamda bir sabian sembolü çıktı; ” ‘Bugün aslında dündü’ gününde, dağ sıçanının gölgesini araması”. Bu sembol, geleceğei dair tahminler yapma arzusunda olmak, geleceği anlamaya çalışmak bunun için içgörü ve sezgisel işaretler beklemek anlamında. Bunu yapabilmek için geçmişe daha detaylı bakarak, döngüleri kavrayarak , önce gölgeleri fark etmek, bunları kaldırarak kimlik ve benliğine ulaşmak gerekeceğini anlatıyor. Ancak bundan sonra bugünü anlamlandırabilir ve geleceği tahmin edebiliriz.
Bugün (ve +/- 5 gün) ay tutulması enerjisinde, kimliğimizi, benliğimizi, yeteneklerimizi yaşamımıza ne kadar yansıtıyoruz, bunu sorguluyoruz. Bunun için geçmişe sürekli döndürüldüğümüzü anlamamız gerekiyor. Geçmişten gelen, tekrarlanan şablonlarımız içinde biz nasıl bir tutum içindeyiz, kimiz? Yusufçuğun mesajını takip ederek, kendimize yukarıdan, daha yukarıdan bakmayı deneyebiliriz. Bu bakış açısından nasıl görünüyoruz? Bizi yükselten, koruyan, alçaltan, değersizleştiren yanlarımız neler olabilir? Şu anda aynı kişi miyiz? Eskisi gibi mi düşünüyoruz, aynı hataları yapmaya devam mı ediyoruz, yoksa bu defa çok daha farklı davranışlar mı sergiliyoruz? Hayattaki duruşumuzu , bize öğretilen doğrular mı belirliyor? Kendimiz olabiliyor muyuz? Yeni bizi artık görünür kılarken, ‘benlik bütünlüğümüzü’le hareket etmemiz gerekiyor. Çünkü kendimizce iyi olan benliklerimizi görmeye, bulmaya çalışırken, kötü olarak tanımladığımız benliklerimizi görmezden gelerek bir kenara atamayız. Tıpkı Yusufçuk böceğinin gövdesinin ışıkta renk değiştirmesi gibi, olaylar karşısında tüm benliklerimizin, tüm renklerimizin devreye girmesi gerekiyor, ki öyle de oluyor. Ancak biz bu durumlarda kendimize bir ‘kötü’ tanımı bularak, o yanlarımızı görmezden geliyor hatta bastırmaya çalışıyoruz. Oysa ki bizi biz yapan , hepsinin bir bütünü.
Tam olarak Yeni Ben’i ortaya çıkardığımız günlerdeyiz. Bloğu yazmaya başladığımda, yazılarımı ‘Yeni Biz’de Can’lanalım’ diyerek bitiriyordum. İşte , o gün bugün. Yeni Biz olarak canlanıyoruz. Bütünlüğümüzü kabul etmemiz çok önemli. Her birimiz kendi içimizdeki gölgeyi kabul ettiğimiz ve her iki tarafta dengeli bir şekilde yaşadığınız zaman, dünyada da ışık ile karanlık arasında bir denge sağlanabilir.
Bu tutulma ile birlikte, kariyer hayatımızda, toplum önündeki konumumuzda ani bir değişim söz konusu olabilir, en azından psikolojik olarak ani bir değişim yaşıyabiliriz. Şu anda ani gibi görünüyor olabilir fakat buna bir süredir hazırlanıyoruz. Venüs retrosu başladığından beri her gün süreci anlatan bir kısa paragraf yayınlıyorum instagramda, yolculuğumuza bir küçük ışık olabilmesi için. Pek çok gölgemizle yüzleştiğimizi düşünüyorum; ihtiraslarımızla, tutkularımızla, bağlandıklarımızla… Nefsimizle… Dolayısıyla bir yeniliğe artık hazır olduğumuzu düşünüyorum. Bugün, yolculukta bir es verme, ayakları uzatarak bir düşünme zamanı.
Sevgi ve ışık ile Yeni Ben’lerimizde Canlanalım.