Eris; diğer adıyla Discordia, “Nifak tanrıçası”, Ağustos ayı başından beri Mars ile etkileşimde ve 16-19 Ağustos tarihlerinde tam kavuşumları ile bu etkileşim en yüksek seviyesinde olacak. Mars Koç burcunda, hem güçlü, hem enerjik, hem aktif bir halde olduğu için, bu kavuşum Eris’e güç, hareket ve dinamizm verecektir. Ve ortaya çıkan enerji, hem kolektifte hem de özel yaşamlarımızda gözlemlenebilir agresif, kavgacı olayları tetikleyebilir.
‘Discordia’ ismi, ingilizcedeki ‘discord’ kelimesinden mi geliyor kesin emin değilim, fakat anlam olarak çok uyuyor. Discord; anlaşmazlık, uyumsuzluk, ihtilaf anlamlarındadır. Mitolojik hikayesinde kısaca Eris, anlaşmazlık çıkardığı, fitne fesat yaptığı ve güzel olmadığı için bir düğüne davet edilmemiş, fakat yine de o düğüne gitmiştir. Düğünde , üzerinde ‘en güzel olana’ yazan bir altın elma bırakmış ve elmayı alabilmek için Tanrıçalar Hera, Athena ve Afrodit kendi aralarında rekabet etmeye başlamıştır. Anlaşma sağlanamayınca, Zeus yakışıklı çoban Paris’i hakem tayin etmiş ve onun karar vermesini istemiştir. Tanrıçaların rekabeti Paris’e rüşvet teklif etmeye kadar gitmiş, en son Paris Afrodit’in rüşvetini kabul etmiş ve bununla gelen olaylar silsilesi Truva savaşını başlatmaya kadar gitmiştir.
Hikayeden anlaşılacağı gibi, Eris girdiği ortamda, zaaflardan faydalanarak rekabet yaratma ustasıdır. Peki, savaşı başlatan aslında Eris midir sorusunu sormak gerekir. Eris’in nifak yaratmak istediği çok aşikardır çünkü, ortaya bir hediye bırakmış fakat hediyenin sahibini belirlemeyi, gerçek bir nesf konusu olan ‘güzellik’ üzerinden topluluğun kararına bırakmıştır. Bu hiç şüphesiz çok akıllıca ve sinsice bir harekettir. Bununla beraber, korkarak kararını dürüstlükle açıklayaman topluluk ve rekabeti son noktaya kadar bırakmayan tanrıçalar, aldığı rüşvetin yaratacağı sonuçları düşünmeyen Paris tamamen masum mudur?
Rekabet , bir noktada, ilerlemek için, daha iyiye daha faydalıya ulaşmak için gereklidir. belki hiç rekabet olmasa, (insanlığın şu anki bilinç düzeyi için konuşuyorum) yaşam içinde çok büyük bir atalet olabilir. Peki rekabet neden veya nasıl yıkıma neden olabilecek sonuçlar doğurur, onu düşünelim.
Cevap aslında basit; rekabet ederken tarafların motivasyonu rekabetin yönünü belirler. NEFS, EGO, DÜNYASAL ÇIKARLAR asıl motivasyonu oluşturuyor ve rekabetin şartları da adil bir şekilde belirlenmiyorsa , orada yıkıcılık baş gösterir. Şimdi bir nefes alarak, günümüz yaşam düzeninde, hangi alanlarda rekabetin yıkıcılığa doğru evrildiğini düşünelim.
2020, eski düzenin yıkımının görülür şekilde başladığı bir yıl olarak tarihte yerini alacaksa, haksız , egosantrik, tamamen nefsi besleyen yönde rekabet yapan alanlar da bu yıkımdan nasibini az veya çok alacaktır öyle değil mi. Bu hafta Mars, bir anlamda Eris’e destek vererek aslında kolektifin dikkatinin bazı konulara yönelmesine yardımcı oluyor.
Örneğin, mitolojik hikayedeki gibi ‘güzellik’ konusu bunlardan biri olabilir. Dayatılan güzellik anlayışını biraz sorgulamamız gerekiyor olabilir mi? Güzellik endüstrisinin kendisini ve sebep olduğu negatif etkiyi sorgulaması gerekiyor olabilir mi? Veya , altın elmanın sahibi olmak isteyen bizlerin güzellik anlayışı konusunda kendimizi sorgulamamız gerekiyor olabilir mi?
Adil olmayan rekabet hayatın her alanında var. Belki de mevcut düzenin çürümesi bile bu adil olmayan rekabet yüzünden. İnsan haklarını ve doğayı hiçe sayan üretim ortamları, tedarikçiyi hiçe sayan perakendiciler, hep bana diyen para yönetimi … örnekleri çoğaltabiliriz. Hepimiz bu düzenin içinde yaşadığımız için, eminim bu yazıyı okurken pek çok örnek aklınızda uçuşmaya başladı bile.
Başka ilginç bir şey daha söyleyeyim, Eris’in keşif yılı 2005 ocak ayı olarak kayıtlara geçmiş. Yörüngesi eğik olduğu için, 2005 yılında dünyadan gözlemlenebilmiş. Gezegen keşifleri insanoğlunun bilinç sıçramaları ile paralellik gösterir. Ve etkileri de o dönemdeki olaylara göre tanımlanır. Eris ağır hareket eden bir ‘cüce gezegen’ olduğu için, etkisini incelemek için birkaç yıl öncesinden çalışmaya başlamak gerekir. Benim dikkatimi çeken, 2004 yılında Facebook, 2005 yılında Youtube kurulmuş olması. Ben bunu şöyle yorumluyorum; Ana akım medyaya davet edilmeyen herkes (aralarında yeni çağ Eris’leri de var elbet) kendilerini göstermeye başladılar. Böylece, genel düzen içinde olanlara bir nevi aynalık yapmaya da başladılar. (Diğer taraftan 2005 yılı Türkiye’de çok büyük özelleştirmelerin yapıldığı bir yıl, bunu da rekabet açısından yorumlamak gerekebilir fakat benim işim bu değil. ) Dolayısıyla günümüz rekabetinin gerçek yüzü de o yıllardan beri artık konuşulmaya başlandı. Bugün ise, rekabetin hangi boyutlara geldiği, ne çeşit zaralara yol açtığı ile ilgili pek çok belgesel yapım görebilirsiniz.
Dolayısıyla, Steven Forrest’ın da dediği gibi, biz astrologlar Pluto’ya ne kadar önem veriyorsak Eris’e de aynı derecede önem vermeliyiz. Yalnız çok ağır hareket ettiği için, etkileri incelemek zor olabilir. ( 2044 yılında şu an bulunduğu koç burcunda boğa burcuna geçecek)
Yazımın başındaki, Mars/Eris kavuşumuna dönecek olursam, bugün ay, satürn, pluto, jupiter ile kare yapıyor, ve 19’una kadar satürn, pluto ve jupiter ile bu sert açısı devam edecek. Anne, baba, aile , patron, devlet büyükleri, yaşlılar, hakimler, filozoflar, öğretmenler, devlet görevlileri ile olan ilişkilerde , fitne ve fesata dikkat etmek iyi olur. Bu tarz çatışmalarda, konunun ruhsal boyutunun ego ve nefsin ihtiyaçaları olduğunu mutlaka göz önünde bulunduralım. Güneş hala Aslan burcunda. Her birimizin içindeki kral/kraliçeler kendini göstermek, dediğini yaptırmak istiyor olabilir. Aslan burcu enerjisinden bahsediyorsak egodan arınmak temel ruhsal amacımızdır. Bazen egodan arınmak ölüm gibi gelebilir. “Mezar , cenneti gizleyen bir perdedir. Sufiler için ölüm meleği, manevi uykudan ve dünyevi yaşantımızdaki boş hayallerden uyanış vaktini müjdeler. Peygamber efendimizin ‘ ölmeden önce ölün’ dediği, benliğin, egonun sahte yüzünün ve hilelerin yok oluşudur. Bu yok oluşun anahtarı, Rumi’nin Sufi öğretisinde ilahi aşkla tekrar can bulur.” (alıntı Nigel Jackson) Ölüm ve aşkın aynı anda kullanılması, bir aslan burcu enerjisinin , egodan arınarak, çoşku, neşe ve keyfe sahip olması gibidir. Bu hafta, her birimizin içindeki aslan/kral/kraliçe ; iyi kalpli, adil, dürüst , cömert hareketlerle ortaya çıkmayı ve Eris’in sinsi oyununun bir parçası olmadan, kendi gücünü ve kudretini bilerek kahraman olmayı bekliyor.
Sevgi, sağlık ve ışıkla kalın
Geri bildirim: 19 Ağustos Aslan Yeniayı