Bugün Merkür de kova burcuna geçti. Kovadaki Satürn ve Jupiter’e katılan Merkür ile kova etkisini iyiden iyiye göstermeye başladı. Yenilik, idealler, radikallik, özgürlük, bağımsızlık, hümanistlik, toplum için mücadele ve bireysellik…kova burcunu tanımlayan en tipik özellikler. Bu günlerde en sabırlı olanımız bile artık salgının getirdiği mecburi uygulamalardan yoruldu, sıkıldı. Gökyüzünün bu etkisi artarak devam edecek, sosyal alanda, oğlağın sabrını ve eldeki imkanlarla yaşamda kalma mücadelesini geride bırakıyoruz. Artık yeni yaşamın ilk kıvılcımları zihinlerimizde yanmaya başladı.
Mars gezegeni de dün boğa burcuna geçti ve hızla Uranüs’le kavuşuma gidiyor. Üstelik düşünce gezegeni Merkür’ü provake ederek. Bu etki ise , özgürlük ve haklar konularında seslerin yükseleceğinin işaretçisi. Nitekim ufak olaylar başladı bile. Boğa burcundaki Mars’ın mücadelesi para, maddi kaynaklar, varlıklar, toprak, değerler, tensellik ve cinsellik için olabilir . Bu anlamda özellikle 19 Ocak ve birkaç gün öncesi ve sonrası tarih olarak dikkat çekiyor. Uranüs Mars etkisi, Satürn gezegeninin etkisinde yaşayan biz beşerlerin çok da müdahale edebileceği bir etki değil. Yaşam çizelgesi içinde artık işe yaramayan formların yıkılması için reformist hareketleri getiren bu kavuşum, Satürn kovanın ilk negatif deneyimlerini, yani düşüncesizliğe varan bireyciliği, küstahlığı ve her şeyin en doğrusunu bildiği kibirini de getirebilir. Özgürlük kısıtlamalarını daha da arttırabilir, veya bir süre daha devam ettirebilir. Ay düğümleri hattından baktığımızda, kimin neye isyan ettiğini de tam olarak anlamayabilir, veya haklılık konusunda bir tarafta olamayabiliriz. Bazı hareketler fanatizm etkisi altında veya yanlış bilgilendirilmeyle olabilir.
İçimize dönecek olursak bu etkide, isyan eden yanlarımızla temas edeceğiz. Yeniyi isteyen, zincirleri kırmak isteyen yanlarımızla. Kendi kendimizi hapsettiğimiz kutuların sınırlarını fark ederek , yine kendimiz yeni koşullar için gerekli olan , ihtiyacımız olan yapılanmayı yapacağız. Bu kadersel etki altında, Neptün bizleri maneviyata, tefekküre ve teslimiyete yöneltiyor. Ancak bu defa, karşısındaki Vesta ile daha disiplinli ve adanmış bir şekilde çalışmalıyız ve çalışma potansiyelimiz var. Eskide kalması gereken fikirlerimizi bulup bırakmalıyız. Fanatiklik yapmamak, her şeyi araştırmak ve her bakış açısını anlamaya izin vermek lazım. Bilgi kirliliği, manipülasyon ve aldatmaca ile dolu yayınlar arasında doğruyu bilebilmek sadece ve sadece kalp gözümüzü kullanabilmekten geçiyor.
Bu son derece güvensiz ortamda, kendimize ve bütüne katkımız olması için birkaç konuya dikkat etmemiz gerekir diye düşünüyorum;
Bu yolda önce kendimizle dost olmalı. Kendimize karşı dürüst olmalı, hoşgörülü olmalı. kendine hoşgörü gösterebilen bir insan yavaş yavaş dışarıya da hoşgörüyü geliştirebilir. Bu yolda El Veli esması yardımcımız olsun. Bakın Neil Klotz ne diyor; “Kendinize karşı hoşgörü ve saygı duyun. Sonra bunu ilişkilere uygulayın. Yaşam sizi gitgide daha dışarıya doğru çekerken kalbiniz doğal olarak başkalarına uzanacak. Bir bakmışsınız ki kendinizi dostlukta unutmuşsunuz.”
Sevgiyle ışık olsun.