“Mayıs ayının başında bir tepenin üzeri. Ilık bir rüzgar tembel bulutları yalıyor. Kızılcıklar çiçekleniyor, Atmacalar sıcak hava akımında süzülüyor. Tek başına oturmuş, altınızda güneşten ısınmış kayayı hissediyorsunuz. Güneş banyosu yapıp, baharın tadını çıkarıyorsunuz. Önünüzde verimli, çiçeklerle dolu vadi uzanıyor. Çiftçiler tarlalarında çalışıyor, hayvanlar otluyor. Baharın yeşil tonları, tarlada sapan izlerinden ormanın derinliklerine doğru ilerliyor. Siz aynı noktada oturuyorsunuz, bir saat , iki saat, üç saat…Düşünmeden. Sadece hissediyorsunuz. Büyük sorular aklınıza gelmiyor. Yaşamın doğası ilginizi çekmiyor. O anda , kayanın üzerinde o bulutların altında yalın bir şekilde varsınız. Söze gerek yok. O enginlikte ne hissediyorsunuz? Üretken toprak size ne öğretiyor? Zamana bağlı olmamayı. Dinginliği. Huzuru. Sınırsız bir şekilde karmaşık, ancak yine de sade olmayı. Kavranamayacak kadar derinliğe sahip olmayı ama bunun üzerinde konuşmaya ihtiyaç duymamayı. Bu nokta Boğa’nın son noktasıdır; hüneri dinliği bulmak ve onu korumaktır.”
Sevgili dostlar, bu içimizi ısıtan metin, Steven Forrest’ın Boğa burcu tanımı. Pazartesi günü, Güneş ve Merkür de boğa burcuna geçerek boğadaki Venüs’e katıldılar ve doğada boğa zamanı başladı. Koç burcunun savaşçılığı, cesareti, korkusuzluğu ile fethettiği ve başlattığı konuları sağlamlaştırma, sürekliliğini sağlama ve doğanın keyfini çıkarma zamanındayız. Bir süre korkulara, kaygılara, cesurca hareketlere ara vermek, sadece olan ile keyif almak, ötesini sorgulamamak ihtiyacında olacağız. Çok fazla konuşmadan, sessiz olmak, doğayı, kuşları dinlemek, sadeliği bu sessizlikte bulmak ve bundan keyif almak. Sanatla, müzikle, seramikle, çamurla, toprakla uğraşmak; toprağa dokunduğunda saflığı hissetmek, müziği duyduğunda kendini ritme kaptırmak, gördüğü bir çiçeğin güzelliğinde kendini kaybetmek tam Boğa’ya yakışır tanımlamalardır. Boğa dokunmak ister, fiziksel temas ister tenseldir.
Boğa bu keyfi korumak ve sürekliliğini sağlamak ister. Yaşam keyifli bir yerdir ve bu keyiflerin sürdürülmesi gerekir. Bu noktada, içsel güvenlik arayışını sadece olanı korumak üzerine programlamış bir boğa tuzaklarını çalıştırabilir; zihinsel ve fiziksel tembellik. Bir boğayı oturduğu koltuktan kaldıramazsınız. Fikrini değiştirmesini sağlayamazsınız. Sakinliği, dinginliği kendini hareket ettirmeyen inatçı bir hale dönüşür. Böylece boğa kendini yeni deneyimlere kapatır, yaşamında bir çeşit kısırlaşmaya neden olmaya başlar.
Öyle bir zamandayız ki, Satürn ve Jüpiter hala Kova burcunda ve sosyal, toplumsal konularda yenilenmemiz, farklılaşmamız kaçınılmaz. Kova yenilik, reform, ilerici hareketler ve özgürlük ister. Boğa gibi Kova da sabit bir burçtur ve Kova ‘yenilenmek konusunda’ sabit fikirlidir. Böyle bir gökyüzü konumunda, üstelik de boğada toplanmış Venüs, Güneş, Merkür’e, Kova burcuna benzer özellikleri olan Uranüs de eşlik ediyorken, bizlerin yukarı Boğa için tarif ettiğim tün keyif alanlarında reformsal değişiklikler içinde olduğumuz anlaşılıyor. Her ne kadar, hayattan keyif almak için ısrarla eski alışkanlıklarımızı uygulamaya çalışsak da, bunu yapamıyoruz. Kırlarda elele dolaşmak, sevdiklerimizle kucaklaşmak arzumuz doruğa çıkmışken, engellerle karşılaşıyoruz.
O halde, Boğa burcunun gölgeleri ile yüzleşmemiz gerekiyor.
Bütün bu soruları cevaplarken duygularınıza odaklanarak, sakladığınız, gizlediğiniz, bastırdığınız duyguları açığa çıkarın. 2020’den sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yeniyi şu anda bizler yazıyoruz. Eski kalıplarda devam etmekte ısrar etmek işimize yaramayacak. Bugün , yarın yaşamak istediğimiz dünyayı yarattığımız gün. Yaşamla birlikte büyümek ve gelişmek istiyorsak, Boğa döneminde ısrarla sürdürmeye çalıştığımız her alışkanlığımızı keşfetmeye gönüllü olalım.
Sevgi ile bilgi ve ferahlık olsun.